11 Nisan 2015 Cumartesi

Abdal Musa



Abdal Musa Sultan Anadolu'nun ünlü erenlerinden ve ermişlerinden olan Abdal Musa Sultan, aynı zamanda ünlü bir ozan ve düşünürdür. Aslen Horasan'lı dır. Azerbaycan'ın Hoy kasabasına gelmiş ve bir süre orada yaşamış olduğundan, "Hoylu'' olarak tanınmıştır. Hacı Bektaş Veli'nin amcası Haydar Ata'nın oğlu, Hasan Gazi'nin oğludur. Kaygusuz Abdal Menkıbesine göre "Kösre Musa" adıyla da anılır. Abdal Musa Sultan, Horasan Erenlerinden ve Hz. Peygamber soyundandır. 14. yy. da yaşadığı ve Osmanlıların Bursa'yı fethi yıllarında Orhan Bey'in askerleriyle savaşlara katıldığı ve büyük yararlıklar gösterdiği tarihi kaynaklarda yazılıdır. Hacı Bektaş Veli'nin önde gelen halifelerindendir. Payesi sultanlık, mertebesi "Abdallık". Pir evindeki hizmet postu ise, "Ayakçı Postu''dur. Bu post Bektaşi tarikatındaki on iki posttan on birincisi olup, diğer adı ''Abdal Musa Sultan Postu"dur. Ayakçılık, Abdallık mertebesidir. Elmalı, Tekke köyündeki dergahı, ilk Bektaşilerin dört büyük "Asitanei Bektaşiyan" dan biridir. Ancak, Anadolu'nun inanç coğrafyasında seçkin bir yeri, etkin bir gücü olan Abdal Musa Sultan adına daha bir çok yerde makam ve mezarlar yapılmıştır. Bir çok yazar ve araştırmacı, Abdal Musa Sultan'ı konu alan araştırmalar yapmışlardır. Bazılarına göre, Abdal Musa Sultan; Bursa'nın fethine katıldıktan sonra Manisa, Aydın ve Denizli yöresinde bulunmuş, daha sonra da Türkmen ve yörüklerin yoğun bulunduğu Elmalı yöresinde tekkesini kurmuştur. Ayrıca Denizli'de yatan "Büyük Yatağan Baba"dan esinlendiğini de belirtmişlerdir. Abdal Musa Sultan, Elmalı yôresinde kurduğu tekkesinde sayısız kişiler irşad etmiş (uyarmış) ve bunlar arasında büyük ozanlar yetişmiştir. Bunların en ünlüsü de, Alevi-Bektaşi edebiyatın abidelerinden sayılan Kaygusuz Abdal'dır.Onunla ilgili olarak Abdal Musa Sultan Velayetnamesi'nde konu edilen söylenceyi şöyledir: ''Alaiye reyinin oğlu Gaybi, Abdal Musa'ya derviş olup, Kaygusuz adını alınca, babası oğlunu kurtarmak ister. Tekke Beyi'nin yardımını talep eder. Tekke Beyi'de Kılağılı İsa adlı pehlivan yiğidini Abdal Musa'nın tekkesine yollar. İsa, dergaha varır ve kapıya gelince: Çağırın bana Abdal Musa'yı diye gürler. Ancak, atı ürker ve İsa'yı sırtından atar, sürükleyerek parçalar. Tekke beyi bu olaya çok sinirlenir ve ordusuyla harekete geçer. Abdal Musa Sultan'ı yakmak öbek öbek odunlar yığılır. Ateşler tutuşturulur. Abdal Musa Sultan'da üç yüz kadar müridi ile semah ederek yola koyulur... Bu öyle bir geliş ki, onlarla birlikte dağlar, ağaçlar, kayalar da beraber yürür. Dervişler bir gülbank çekip ateşe girer. Ateş onları yakmaz, onlar ateşi söndürürler. Bu manzarayı gören Kaygusuz'un babası, duruma hayranlıkla bakar, Abdal Musa'nın ellerini öper ve geriye döner. Kaygusuz bu dergahta kırk yıl hizmet eder...'' Abdal Musa Sultan'ın kerametleri, kendi adı verilen Velayetname'de anlatılır. Abdal Musa Sultan Velayetnamesi, günümüz Türkçesi ile Ali Adil Atalay tarafından beşinci kez olarak yayınlanmıştır. Kerametlerinden biri de şöyle: "Abdal Musa Sultan, bir pamuk içine kor halinde bir ateş parçasını müridlerinden biriyle, Geyikli Baba'ya gönderir. Geyikli baba da, ona bir bakraç içinde geyik sütü gönderir. Bu kerametin, yorumu da, "hayvanatı iradesine bağlamak, bitkilere hükmetmekten zordur'' şeklindedir. Şair, düşünür, Horasan ereni Abdal Musa Sultan'ın keramet ve erdemleri yedi yüzyıldan bu yana dillerde söylenir. Antalya, Elmalı ilçesine bağlı Tekke köyündeki türbesi, 14. yy.'da Selçuklu mimarisi örneğinde yapılmıştır. Tekke hakkında en önemli bilgiyi 17 yy. da burayı ziyaret eden ünlü gezgin Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde vermiştir. Bu bilgilere göre tekkenin kubbesindeki altın alem, beş saatlik yerden görülüyormuş. Abdal Musa Sultan sandukası baş ucunda seyyid olduğunu gösteren yeşil imamesi durur. Tekkenin etrafında bağ ve bahçeler uzanır, Misafirhaneler, kiler, mutfak meydanlar gibi bir çok ek binalar varmış. Mutfakta kırk derviş hizmet eder. Meydanın dışında ayrıca büyük bir misafirhane bulunur ki, üstü konak, altı ise iki yüz at alacak kadar büyük bir ahırdır. Misafir hiç eksik olmaz. Tekke yapıldığı günden beri mutfağında hiç ateş sönmemiştir. Tekkenin çok zengin vakıfları vardır. On binden fazla koyunu, bin camuzu, binlerce devesi ve katın, yedi değirmeni ve daha birçok varlığı ile üç yüz elli yıl önceki Abdal Musa Sultan tekkesinin çok büyük zenginliklere sahip bir kurum olduğunu belirtiyor Evliya Çelebi. Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından sonra dağıtılan tekkeler arasında Abdal Musa Sultan tekkesi de nasibini almıştır. 1829'da hükümetçe gönderilen memurlar tarafından, dergahta mevcut bütün eşyalar ve binlerce canlı hayvan satılıp defteri İstanbul'a gönderilmiştir. Bu hal tekkelerin 1925'de kapanmasına kadar yaşanmıştır. Değişik dönemlerde onarım gören Tekke, zaman içinde yıkılmış, günümüzde ise sadece Abdal Musa Sultan türbesi kalmıştır. Türbede, Abdal Musa, annesi, babası, kız kardeşi ile Kaygusuz Abdal'ın kabirleri bulunmaktadır.


Abdal Musa Sultan, Horasan Pirlerinden olup, Hacı bektaş Veli Hazretlerinin amcasının soyundandır. Abdal Musa Sultan Hazretleri’nin Horasan’ın Nişabur ilçesinde Hasan Gazi ve Hüsniye Hatun’dan dünyaya gelmiştir.
Hacıbektaş dergahında hizmetinde sonra Hünkar Hacı Bektaşı Veli’den sonra posta oturmuştur. 12 Posttan “ayakcı postu” veya “Abdal Musa Postu” onun ile anılır. Adına lokmalar dağıtılır, aşkı için kurban kesilir ve Abdal Musa cemleri düzenlenir.

Türkiye’nin birçok ilinde Abdal Musa makamları ve türbeleri mevcuttur.

KİM NE BİLİR BİZİ

Kim ne bilir bizi nice soydanız
Ne zerrece oddan ne hod sudanız

Bizim meftûnumuz mârifet söyler
Biz Horasan mülkündeki boydanız

Yedi deniz bizim keşkülümüzde
Hacı’m ummân ise biz de göldeniz

Hızr ü İlyas bizim yoldaşımızdır
Ne zerrece günden ne hod aydanız

Yedi Tamu bize nevbahâr oldu
Sekiz Uçmak içindeki köydeniz

Bizim zahmımıza merhem bulunmaz
Biz kader okunda gizli yaydanız

Tûr’da Mûsâ durup münâcât eyler
Neslimizi sorar isen Hoy’danız

Abdal Musa oldum geldim cihâna
Ârif anlar bizi nice soydanız
Abdal Musa Sultan

Abdal Musa Sultan’ın dergâhı Antalya’nın Elmalı İlçesi’nin 15-20 Km, batısında bulunan Tekke köyündedir.
Köyde dergahı, Türbesi ve dervişlerinin makamları ile ziyaret edilen ve derman istenen büyük bir kapıdır.
Budala Sultan, Ters Değirmen, Mavi Göl ve Uçarsu Abdal Musa’nın ziyaret alanlarıdır. Elmalı ilçesinde bulunan diğer evliya türbeleri Abdal Musa’ya bağlıdır.
bazı sözleri

Mümin ol
Halim selim ol
Ahde vefa et
Yalan söyleme
Dünya için gönlünü mahzun etme
Mevki sahibi kimseye yüzsuyu dökme
“İmdi ol Sultanın sırrını sakla.
Az söz söyle. İnançlı ve bağlı ol.
Kavgalı yerden kaç, uzaklaş.
Bilmediğin kişiye yakın olma.
Düşmanlığı sabit ve ilerlemiş kişi ile dost olma.
Hiç kimsenin düştüğü kötü duruma,
uğradığı bir musibete gülme.
Kendinden ulu kimselerle mücadeleye girişme.
Doğru (müstakim) ol,
sıkıntıları ve felaketleri sabırla karşıla.

Sözünü önce düşün (fikir idüb), sonra söyle.
Sırrını çocuğa ve kadına (oğlana ve avrete) söyleme.
İbadete ve mala güvenme.
Yumuşak huylu ve güvenilir, temiz (halim ve selim) insan ol.
İnkârcıya (münkire) gönül verme;
Tanrı dostlarının (Evliyaullahın) sözlerini onlara söyleme. Kimseye hoşhuy deme.
Ne dünyaya fazla meyil göster,
ne de dünya için gönlünü mahzun et.
Kimseye bir çıkar için dervişlik satma.
Zahir padişahına yakın olma.
Mevki sahibi olanlara, vezir veya sair devlet adamlarının yanına varıp yüzsuyu dökme, yalvarma.
‘Bana eyi desinler’ diye sofuluk satma.
Düşmanına yüz verme.
Bulunduğun duruma şükreyle.
Zinadan uzak dur.
Elinden gelirse yalnız yemek yeme.
Tarikat pir-daşını gerçek kardaşun bil,
ondan ayrı görme.
Gönlünü tanrı dostlarından ve mürşidden asla ayırma
ve Hakk divanından ayrılma
ve verdiğin sözde, ikrarında dur.
Vaktini boşa harcama.
Evrenin en ulusu (Server-i Kâinat) Efendimiz Muhammed’i, Ali’yi, Ali’nin yakın dostlarıyla İmam Hasan ve Hüseyin’i (Eshab-ı Ali ve İmameyn) daima salâvatla,
yakarıyla anımsa ki Evrenin Efendisi (Seyyid-i Kâinat)
Peygamberimizin şefaatine mazhar olasın.
Hakk ehliyle (Ehlullah) ile muhabbette iken;
‘Eyvallah, kerem ettiniz’ deyip niyazda bulun.
Muhammed’e ve Ali’ye düşmanlık arzusunda bulunan
inançsızlar ile sohbet etme. Çünkü onların dostluğu
sana yarar getirmez.
Sakın İmamlara ihanet edenlere ‘iyidür’ demeyesin.
Dış görünüşünü süsleme, gönlünü güzelleştir.
Kallaş ve pirsiz kişiler ile yoldaş olma,
zira yol ve erkân bozulur.
Kötü (yavuz) olma,
zira yirmi dört saat içinde bin devire girersin
ve o devirlerin hangisinde bulunur isen
o sıfata bürünüp mahşer meydanına çıkarsın (haşrolursun).
Sürekli, sonsuza değin (Baki) gerçekler demine
Hû! Dost Allah, eyvallah!

Hac niyetine yapılan bu ziyaretlerde de kurban kesilip lokmalar sunulur. Bir gönül yapmak ve Abdal Musa Sultan’ın hikmet ve duasını almak için gelen canlarla gönül birliği içerisinde Birlik Cemi yapılarak gönül Kabe’sine girmeye çalışırlar.

Bu kapı ulu bir kapıdır. Muhammed Ali’ye açılan. Allah’a ulaşan.
Bu kapıya layık olmak tüm sevenlerin asıl gayesidir.
Abdal Musa’nın dağları yürütmesi.

”Alaiye reyinin oğlu Gaybi, Abdal Musa’ya derviş olup, Kaygusuz adını alınca, babası oğlunu kurtarmak ister. Tekke Beyi’nin yardımını talep eder. Tekke Beyi’de Kılağılı İsa adlı pehlivan yiğidini Abdal Musa’nın tekkesine yollar. İsa, dergaha varır ve kapıya gelince: Çağırın bana Abdal Musa’yı diye gürler. Ancak, atı ürker ve İsa’yı sırtından atar, sürükleyerek parçalar. Tekke beyi bu olaya çok sinirlenir ve ordusuyla harekete geçer. Abdal Musa Sultan’ı yakmak öbek öbek odunlar yığılır. Ateşler tutuşturulur. Abdal Musa Sultan’da üç yüz kadar müridi ile semah ederek yola koyulur… Bu öyle bir geliş ki, onlarla birlikte dağlar, ağaçlar, kayalar da beraber yürür. Dervişler bir gülbank çekip ateşe girer. Ateş onları yakmaz, onlar ateşi söndürürler. Bu manzarayı gören Kaygusuz’un babası, duruma hayranlıkla bakar, Abdal Musa’nın ellerini öper ve geriye döner. Kaygusuz bu dergahta kırk yıl hizmet eder…”
Horasandan Ruma zuhur eyleyen
Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi
Binip cansız duvarları yürüten
Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi?

Doksan altı bin Horasan Pirleri
Elli yedi bin de Rum erenleri
Cümlesinin servirazı serveri
Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi?





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder